Doğum Kontrolü

İnsanın yaratılış gayesinin ne olduğunu Kuranı Kerim açıkça söyler: Allah’ı tanımak ve O’na kulluk etmek. Öyleyse insanın her hareketi bu gayeye yönelik olmalıdır. Yemesi, içmesi, evlenmesi… kısaca her davranışı ibadet olarak yapılmalıdır.

Ibadet esprisi ne aykırı olan davranışlar sakıncalıdır. Aykırılığı az ise, sakıncalığı mekruh, çok ise haramdır. Başlık yaptığımız konuları da bu esaslara göre düşünmeliyiz.

Kuranı Kerim’ de “Allah kadını erkeğe eş olarak yarattı ki, onda huzur bulsun” denilir.P” Demek ki, evlenmenin bir gayesi budur. Peygamberimiz bir hadislerinde, “Evlenin çoğalın, çünkü ben kıyamet günü ümmetimin çokluğu ile övünürüm” buyurmuştur.P” Demek ki evlenmenin ikinci bir gayesi de çocuk dünyaya qetirrnektir. Bir diğer hadislerinde gençlere evlenmeyi öğütler. “Çünkü o, gözü harama bakmaktan ve insanı zinadankorur”, buyurur. Demek ki, bir diğer gaye de budur. Öyleyse evlilik bu gayeleri gerçekleştirdiğinde ibadet olmuş olur. Evlenmenin tek amacı çocuk yetiştirmek olmadığı için, Peygamber Efendimiz (s.a.v.) bazı hadisleriyle “azil” yapılmasına izin verrniştir.P? “Azil”, cinsel ilişkide erkeğin menisini dışarı boşaltması demektir. Ancak Peygamberimiz “azli” teşvik etmemiş, sadece ona izin vermiştir. Hatta bazı hadislerinde “azil” yapmanın kötülüğüne de işaret etmiştir. Ama Hanefi bilginleri, kadının izni olmasi halinde “azlin” caiz oldugu goruşundedirler.“Azil” korunma yollarından sadece bir tanesidir. Bugün ilkel ve modern usullerle uygulanan daha bir sürü korunma metodu vardır. Bu korunma yollarının bazıları, çocuğu olma özelliğini sürekli ortadan kaldırır ve artık bu uygulamaya konu olan kadın, ya da erkeğin çocuk yapma kabiliyeti kalmaz. Kadının yumurtalıklarının alınması, erkeğin hadımlaştırılması ve (x) ışınları ile kısırlaştırmalar, bu tür yöntemlerdir. Bu insan fıtratına aykırı bir uygulamadır. Peygamberimiz aynı sonucu veren uygulamaları yasakladığından, İslam alimleri bunun, yani dönüşü olmayan kısırlaştırmaların caiz olmadığını sözbirliği halinde söylerler. Ancak her konuda olduğu gibi, bu konuda da, zorunlu haller haramları ortadan kaldırır.

Ameliyatla tohum yollarının bağlanması da, hüküm olarak kısırlaştırma gibi olmalıdır. Çünkü buda fıtrata müdahale etmek demektir ve bu yöntemde de kısır kalma tehlikesi yüksektir.

Kadınların kendi kendilerine kullandıkları ilkel yöntemlerin hemen hepsi zararlı olduğunu, çoğu zaman da bu yöntemlerin gebeliği önleyemediğini, Hatta sakat ve özürlü doğurnlara sebep olduğunu tıp uzmanları söylemektedirler. Bu yolla bulaşan mikroplar ve yapılan tahrişlerle oluşan rahim hastalıkları da işin cabasıdır. İslam, adil tıbbın zararlı dediği uygulamaları, o konuda bir hüküm olmadıkça haram sayar.
Takvim usulünü uygulayıp, kadının gebe kalma ihtimali az olan günlerde ilişki yapmak suretiyle korunmanın haram olduğunu söyleyen birisi, ya da gösteren bir belirti yoktur. Ancak bu da ihtiyaca dayalı ilişki esasına aykırı bir yöntemdir.

Erkeğin kılıf kullanması, “azil” den daha hafif olduğu için, “azil”e caiz diyenlerin ona da caiz diyeceği açıktır. Çünkü “azil” de kadının isteğinin tamamlanmama ihtimali daha çoktur.
Oysa, İslam, ilişkide kadının da tatmin edilmesine çok önem verir. Erkeğin kılıf kullanması halinde bundan kadın zaman kazanacaktır. Spirallere.P? gelince, bu yöntem rahim ağzını kapatma tekniklerinden olduğuna göre, İbn Abidin’in “en-Nehr” adlı kaynaktan yaptığı alıntıya bakılırsa, caiz olması gerekir. Söz konusu alıntıda “rahminin ağzını kapatmak kadının hakkıdır” denilir ve bir başka kaynağa atıfta “ancak bunu kocasının izni

olmadan yapması haramdır” kaydı eklenir.
Ancak spiral kullanmanın dinen sakıncalı olan bir yönü vardır: Kendisi, ya da kocasının takamaması halinde, kadın spirali, en hafifi, yine de bir kadına taktıracak ve zaruret bulunmadığı halde avretini ona göstermiş olacaktır. Mazereti varsa mesele yoktur.