Tevhid ve Temellendirilmesi

Evrendeki her şeyi, bütün varlıkları yaratan Allah’tır. O vardır ve birdir. Allah’ın varlığına ve birliğine inanmak, insanın fıtratında vardır. Kendi yaratılışını ve tabiattaki sayısız varlıklarının düzenliliğini düşünmek, kişiyi Allah’ın varlığı ve birliğine inanmaya yöneltir. Bu noktada Allah’ın uluhiyeti ve rububiyeti arasındaki farkı kabul ederek buna dikkat etmek gerekir. Uluhiyetini ikrar ederek, düzenli bir evrenin varlığından hareketle düşünenler, akledenler Allah’a ulaşabilir.

O’nun varlığı, düşünmek isteyen kimseler için çeşitli yollarla anlaşılabilir bir duruma getirilir. Bu bağlamda, Kur’an’ın görevi, bunu insanlara anlatmaktır, onda “kalbi olan veya şahit olarak dikkatle kulak veren kimse için bir öğüt vardır” (Kâf, 50/37). Allah, yeryüzüne ve gökyüzüne, nimetlere, düzene ve intizama dikkatleri çekerek, uluhiyetinde hiçbir ortak kabul etmediğini özellikle vurgulamaktadır (Kehf, 18/109; Nahl, 16/51; İsrâ’, 17/42; Bakara, 2/254-255; Neml, 27/60-64).

Bununla birlikte rububiyetinin kabul edilmesini ise, sonsuz rahmetini sergileyerek istemektedir. Evrenin niçin yaratıldığı, nereden gelip nereye gideceği üzerinde düşünen kişi, onun rububiyetini de ikrar edecek ve “Allah’a giden doğru yolu bulacaktır” (Nahl, 16/9; Kâf, 50/33).

Çünkü varlıklar düzenini bütünüyle değerlendirmek, insana yeni anlamlar ve yeni bakış açıları kazandırır. Allah’ın diğer varlıklardan çok farklı olduğunu anlayan kişi, yaratıcı ve Varlığı Zorunlu olan Allah ile varlığını bir başkasına borçlu olan varlık arasındaki ayırımı netleştirir.
Onun tek ve biricik olduğunu, yeryüzünde her şeyin (bütün tabiatın) yok olacağını bilir (Rahmân, 55/26-7; Nahl, 16/51). Kur’an bizlere, düzenli yaratan, rızık veren, hidayet, adalet ve rahmet kavramlarıyla donanmış bir Allah anlayışı sunmaktadır.

Görüldüğü üzere, O’nun varlığına ve birliğine dair birçok delil getirilebilir; zira evrendeki gerçekler, daima Allah’ı hatırlatmaktadır. Bu anlamda Kur’an ve peygamberler de zaten birer hatırlatıcı ve öğüt vericidir (A’râf, 7/2; Duhân, 44/13; Tâhâ, 20/3; Müddessir, 74/29). Kendisine sunulan öğütlere kulak veren kimsenin gerek kendi yaratılışına, gerekse yer ve göklerde olanların yaratılışlarına bakmasıyla, Allah’tan başka ilah olmadığını tasdik etmesi kadar doğal bir şey yoktur (Haşr, 59/22; Neml, 27/60-62).

Kısacası, Kur’an, evrenin varlığından hareketle tevhide, yani Allah’ın varlığına ve birliğine gidilmesinin yollarını göstermektedir. “İnsanlar, göklerin ve yerin yaratılışı üzerinde düşünür ve Rabbimiz, bunları Sen boş yere yaratmadın derler.” mealindeki ayetler bunun ifadesidir (Âl-i İmrân, 3/191; Sâd, 38/27; Enbiyâ’, 21/16).