Günde beş vakit Allah’ı anma eylemi olan namaz diğer bütün ibadetlerin bir sentezidir. Allah’ı tesbih, tekbir ve tazim eylemek, O’na hamd ü senada bulunmak, tövbe ve istiğfar etmek, O’ndan yardım dilemek, dua, niyaz, yalvarma, huşu, zikir, tefekkür… hepsi namazın birer unsurudur. Namaz, tüm yaratıkların ibadet biçimlerini kendisinde toplayan bir hulasadır. Kıyam eden, rükû ve secde eden meleklerin ibadetleri, canlı-cansız tüm varlıkların ibadetleri, zikir ve tesbihleri namazda toplanmıştır.
Namaz, sadece biçimsel hareketler bütünü değil; bedenin, aklın ve kalbin katılımıyla gerçekleşen mükemmel bir ibadettir. Bu unsurların her biri dengeli bir şekilde namazda temsil olunur: Beden için kıyam, rükû, secde; dil için kıraat, tesbih, zikir, dua; akıl/kalp için de düşünüp anlama, huşu ve manevi lezzet…
Bu yüzden, namazı gözümün nuru diye niteleyen Hz. Peygamber, “Allah’ın en çok sevdiği amel hangisidir?” sorusunu, “Vaktinde kılı- nan namaz” diye cevaplar.
İslam’ın beş temel esasından biri olan Namaz; “dinin direği”, “imanın alameti”, “müminin miracı”, “cennetin anahtarı”dır. Namaz, iman ile küfür arasında perde, mümini kötü şeylerden alıkoyan en büyük engeldir. Kur’an-ı Kerim’de “Yalnız O’na yönelin ve O’na karşı gelmekten sakının; namazı dosdoğru kılın ve müşriklerden olmayın!” (Rûm,30/31) ve “…Namaz, insanı hayâsızlıktan ve kötülükten alıkor. Allah’ı anmak (olan namaz) elbette en büyük ibadettir. Allah yaptıklarınızı biliyor.” (Ankebût, 29/45) buyurulur.
