a. İnanç Konuları
Kur’an’da yer alan en merkezi konu Allah’ın varlığı, birliği (tevhit) ve buna aykırı düşünce ve inanışlar (şirk) olmakla birlikte peygamberler ve tevhit mücadeleleri; melekler ve sorumlulukları; Allah’ın insanlara ulaştırılmak üzere gönderdiği ve zamanla kitap şeklini alan vahiyler; insanın alın yazısı olan kader ve bunun nasıl gerçekleştiğinden bahseden kaza; öldükten sonraki hayatın tümünü içine alan ahiret hayatı gibi inançla ilgili konular da Kur’an’da çok büyük sıklıkla yer alır.
b. İbadet Konuları
Peygamberlerin getirdiği öğretilere inanan bireyin (mümin) Rabbine karşı yükümlü olduğu hareket ve davranışlar (ibadet), Kur’an’da büyük bir sıklıkla tekrarlanmaktadır. Namaz, oruç, hac ve zekat, sadaka, infak, tövbe, zikir, dua bu ibadederin en önde gelenleridir. Kur’an kulluk (ubüdiyet) kavramı içerisine daha pek çok davranışı alarak çerçeveyi bir hayli genişletmiştir.
c. Aile ve Toplum Düzenine Dair Konular
Kur’an’da, belli bir düzeni ve zamanlaması olan ibadetlerin dışında kalan bireyler arasındaki ilişkilere dair alışveriş, emanet, bagış, vasiyet, miras, aile hayatı, evlenme ve boşanma gibi toplumların devamını sağlayıcı işlevleri bulunan konulara dair açıklamalar ve hükümler yer alır. Toplumun huzur ve sükununu sağlayıcı kurallara uymayarak toplum düzenini bozan, insan haklarını ve yasakları çiğneyen kimselere verilecek cezalarla ilgili çeşidi hükümleri de Kur’an’da görebilmekteyiz.
d. Ahlaki Prensipler
İnançta ve ibadette samimiyet, ana babaya saygı, insanlarla iyi geçinme, iyiliği emretme, kötülükten sakındırma, adalet, insaf, doğruluk, alçak gönüllülük, zayıflara acıma ve şefkat gösterme, sevgiyi ve barışı yayma gibi ahlaki hükümler Kur’an’ın içeriğinde yer alır ve bunlar çoğu kere Allah’a ve ahiret gününe inançla ilişkilendirilir.
e. Allah’ı Anma ve Dua
İnsanın kendi kendine yetmesi, ancak Allah’ın yardım ve desteği sayesinde mümkün olabilir. Nitekim hayatın çeşidi zorlukları karşısında inanan insan, sık sık Allah’ın yardımına başvurma ihtiyacı hisseder. Kur’an’da da insanın bu ihtiyacını giderebileceği çeşitli dualar yer almaktadır. Bu dualardan bir kısmı geçmiş peygamberlere ve salih kişilere ait iken diğer bir kısmı doğrudan doğruya Allah tarafından bize kendisine nasıl yönelceğimizi göstermek için oluşturulmuştur.
f. Peygamberlerin ve Geçmiş Milletlerin Kıssaları
İlk insan ve ilk peygamber Hz. Adem’den (as.) başlayarak son peygamber Hz. Muhammed’e (sas.) kadarki peygamberlerin hayat hikayelcri; tevhit mücadeleleri ve toplumlarıyla olan ilişkileri, hikaye (kıssa) üslubunda anlatılır. Ancak bunlar anlatılırken inanç konuları, ibadet hayatı ve ahlak prensipleri başta olmak üzere başka pek çok konuya da farklı bir üslup içinde temas edilir. Kur’an kıssaları, binlerce yılın özeti, toplumların hafızası ve insanlığın geleceği için biryol haritası gibidir. Kur’an-ı Kerim kıssaları, Hz. Peygamber’e verilen gaybi bilgiler olarak takdim eder (3. Al-i lmran, 44; 11. Hüd, 49; 12. Yusuf, 102). Bu, Kur’an kıssalarının yaşanmamış hayali olaylar ve Mekke toplumunun bilip anlattığı hikayeleriri üslup değiştirmiş hali olmadığını göstermek amacına yöneliktir. Eğer bunlar Mekke toplumunun bir ferdi olan Hz. Muhammed tarafından bilnmiyor idiyse nasıl olur da Mekke’nin diğer sakinleri tarafından bilinebiliyordu? Kıssalarda yer alan bazı ayrıntılar Kitab-ı Mukaddes’te de yer almamaktadır.
g. Ahiret Hayatı, Mükafat ve Ceza
Kur’an-ı Kerim önümüze, ölüm ile başlayıp kabir hayatı ve hesap ile devam eden, cennet ve cehennem ile son bulan bir başka hayat daha açar. Öncelikle bunun olup olmayacağı ile ilgili akli ve hissi deliller sunar. Kur’an’da inanç, ibadet ve ahlak prensiplerinin hemen hepsinin alıiret inancı ve hayatı ile bir şekilde bağının bulunduğu görülür. Kur’an’da cennet ve cehennem tasvirlerine geniş yer verilerek dünya hayatının daha dikkatli ve titiz bir biçimde yaşanması sağlanmaya çalışılır. Mükafat ve ceza, insanın alışık olduğu bir olgudur. İnsanın yaratılışına, ilk insanla birlikte bu yerleştirilmiştir. Hz. Adem’in imtihana tabi tutulması ve cennetten çıkışı, mükafat ve cezanın da temelini oluşturur.
h. Pozitif Bilimin Konuları
Kur’an, pozitif bilimin konusu olan evrene dair çok geniş bilgiler verir. Bundan da önemlisi, dikkatimizi sürekli olarak gökyüzüne, dağa, taşa, toprağa, kendimize ve diğer canlılara çeker. Gelen ilk vahyin “oku” emri ile başlaması ve kalemden söz etmesi, bu emri içeren sureye “kan pıhtısı veya embriyo = alak” adının verilmesi, Müslümanın hayatının bilimsiz olamayacağını da göstermektedir. Nitekim Müslümanlar, tarihte bilimin öncülüğünü yapmışlardır. Kur’an ana çatısı itibarıyla bir bilim kitabı olmadığı için onda yer alan ayet ve işaretleri bilim kitabı mantığı ile okumaya çalışmamız doğru olmaz. Bilimsel gelişmeleri Kur’an ile ispat etme veya yanlışlama ise bir başka sıkıntı noktasıdır. Kur’an, açık bir biçimde evrenin ve içinde yer alan bütün varlıkların sahibinin Allah olduğunu ve bunların insan için yaratıldığını ifade eder. İnsanın, kendi emrine verilen evren üzerinde düşünmesini ve israfa gitmeksizin dengeli bir biçimde onu kullanınasını öğütler. Kur’an’ın muhtevası bir yana, sadece sure isimlerine bakıldığında bile Kur’an’ın bilimin konusu olan varlıkları ne kadar da öne çıkardığı, bunları dikkatlere sunduğu görülür: Bakara (inek), En’am (eti yenen hayvanlar), Nahl (arı), Nur (ışık), Neml (karın- ca), Ankebüt (örümcek), Duhan (evrenin yaratılışına işaret eden duman ve gaz bulutu), Necm (yıldız), Kamer (ay), Hadid (demir), Kalem, İnsan, Burüc (burçlar), Tarık (bir yıldız), Fecr (sabah vakti), Şems (güneş), Leyl (gece), Tin (incir), Alak (rahme tutunan kan pıhtısı, embriyo), Zilzal (deprem), Asr (zaman), Fil, Nas (insanlar) surelerinin isimleri, doğrudan bilimin konusu olan obje ve olaylarla ilgilidir.
