Ak Düşen Gözler, Yusuf’un (a.s.) Kokusu

Ya’kub (a.s.) söylenenleri dinledi ve şöyle dedi;
-Sizi nefsiniz bir işi yapmaya sürükledi, artık bana güzelce sabır gerekir; belki Allah hepsini birden getirecektir. Çünkü O, bilendir, hakimdir.
Ya’kub, oğullarına sırt çevirdi.
-Vah Yusuf’a yazık oldu, dedi ve üzüntüden gözlerine ak düştü. Artık acısını içinde saklıyordu.
Oğulları;
-Allah’a yemin ederiz ki Yusuf’u anıp durman seni bitkin düşürecek veya helak olacaksın, dediler.
Ya’kub;
-Ben üzüntü ve tasamı yalnız Allah’a açarım. Allah katından, sizin bilmediklerinizi bilirim.
Ey oğullarım, gidin Yusuf’u ve kardeşini arayın. Allah’ın yardımından ümidinizi kesmeyin. Doğrusu kafirlerden başkası Allah’ın yardımından ümidini kesmez.”
Kardeşleri (üçüncü defa) Vezir’in yanına vardıklarında,
-Ey vezir! Biz ve çoluk çocuğumuz, darlığa uğradık. Pek değersiz bir malla geldik. Ölçeği bize, tam yap ve bağışta da bulun! Allah sadaka verenleri şüphesiz mükafatlandırır, dediler.
-Siz Yusuf ve kardeşine bilmeden neler yaptığınızın farkında mısınız? dedi.
-Yoksa sen Yusuf musun? dediler.
-Ben Yusuf’um, bu da kardeşim … Allah bize iyilikte bulundu. Doğrusu kim kötülükten sakınır ve sabrederse, bilsin ki Allah iyi davrananların ecrini kesinlikle zayi etmez, dedi.
Kardeşleri;
-Allah’ a yemin ederiz ki, Allah seni bizden üstün tutmuştur. Doğrusu biz suç işlemiştik, dediler.
Yusuf;
-Bugün azarlanacak değilsiniz, Allah sizi bağışlar, o merhametlilerin merhametlisidir.”
Yusuf’un Kokusu
“-Bu gömleğimi götürün, babamın yüzüne sürün. Görmeğe başlar; bütün çoluk çocuğunuzla bana gelin, dedi.
Kervan memleketlerine dönmek üzere ayrıldığında, babaları;
-İnan olsun ki, ben Yusuf’un kokusunu duyuyorum. Ne olur bana bunak demeyin.
Çevresindekiler;
-Allah’ a yemin ederiz ki sen hala eski şaşkınlığındasın, dediler.”
Açılan Gözler
“Müjdeci gelince, gömleği Ya’kub’un yüzüne sürdü. Hemen gözleri açıldı. Bunun üzerine Ya’kub;
-Ben size, Allah katından sizin bilmediğinizi biliyorum, dememiş miydim? dedi.
Oğulları;
-Ey babamız, suçlarımızın bağışlanmasını dile.. Bizler hiç şüphesiz suçluyuz, dediler.
Ya’kub:
-Rabbimden bağışlanmanızı dileyeceğim. O şüphesiz bağışlar ve merhamet eder, dedi … ”
Gerçekleşen Rüya
Yusuf’un yanına geldiklerinde o, anasını, babasını bağrına bastı.- Allah’ın dileğince, güven içinde, Mısır’da yerleşin, dedi …
Ana-babasını tahtın üzerine oturttu, hepsi onun önünde eğildiler. O zaman Yusuf;
-Babacığım, işte bu, vaktiyle gördüğüm rüyanın çıkışıdır; Rabbim onu gerçekleştirdi. Şeytan benimle kadeşlerimin arasını bozduktan sonra, beni hapisten çıkaran, sizi çölden getiren Rabbim, bana pek çok iyilikte bulundu. Doğrusu Rabbim, dilediğine lütufkardır. O şüphesiz, bilendir. hakimdir, dedi.’’ (Yusuf 12/83-100)
Ya’kub (a.s.) ve ailesi, hükümdar-peygamber oğlu Yusuf (a.s.) eliyle Mısır’a yerleşti. İsrailoğulları işte böylece Filistin’den Mısır’a geçti.
Ya’kub (a.s.) mihnetli hayatın sonunda Yusuf’u ile (a.s.) buluştu. Bir müddet daha hidayet çağrısına devam etti. Nihayet Rabbine kavuşma günü geldi. Oğullarını başına celbetti; daha önce dedesi İbrahim’in (a.s.) yaptığı vasiyyeti tekrar ederek dedi;
“-Oğullarım, Allah bu dini (İslam’ı) size seçti, siz de ancak ona teslim olmuş olarak can verin!
-Benden sonra kime kulluk edeceksiniz?
-Senin tanrına ve ataların İbrahim, İsmail, İshak’ın tanrısı olan tek ilah’a kulluk edeceğiz. Bizler ona teslim olmuşuzdur, dediler.” (Bakara 2/132-133)
Ya’kub (a.s.), Rabbine kavuştu …
Yusuf (a.s.) basandan sonra Allah’ın takdir ettiği kadar Mısır’da peygamberlik ve hükümdarlık görevlerini yürüttü.
Herkesin başında olan ölüm ona da göründü; o Rabbine şöyle diyerek yöneldi;
-Rabbim, bana hükümranlık verdin, Rüyaların yorumunu öğrettin.
Ey göklerin ve yerin yaratanı!
Dünya ve ahirette koruyanım sensin! …
Benim canımı müslüman olarak al! …

Ve beni iyilere kat! … ‘’ (Yusuf 12/101)
Hayat hikayesi, Kur’an’da en güzel kıssa idi. Kendisi de iyilere katıldı, gitti.
Ondan bize kalan (alabilirsek) ibret’ti;
Andolsun ki, Yusuf ve kardeşlerinin alayında soranlara nice ibretler vardır! … ‘’ (Yusuf 12/7)
Çünkü bu kıssa; en küçüğünden en büyüğüne kadar her ferde ve her topluma her yönüyle ışık tutmaktaydı…