İnsanların Pergamberlere Olan İhtiyacı

“… Hiçbir millet yoktur ki, kendilerine mutlaka bir peygamber gelip geçmiş olmasın.” (Fatır Suresi 24)
İnsan, beşer olması dolayısıyla kendi aklı ve irâdesiyle nasıl hareket edeceğini, nasıl kulluk yapacağını bilemez. Üstelik zayıf tarafları vardır, hırs ve aşırı isteklere sahiptir. Bu şekilde yaratılan insanın sürekli “irşâd” edilmesi gerekir. Kendisine doğru yol gösterilmeli, iyi ve kötü şeyler anlatılmalı, fenalıklardan sakındırılmalı, hayırlı olan şeylere ve kulluğa teşvik edilmeli. İnsana, hiç şaşırmayacağı, mutlak doğru olan prensipler verilmeli. Peygamberler bu anlamda insanları irşâd eden mürşidlerdir. İnsanların gerçek birer yol gösterici olan peygamberlere ihtiyacı vardir.

Dünya hayatını nasıl yaşayacağımız konusundaki prensipler Allah tarafından, peygamberleri ile bizi bildirilmeseydi, insanların kendi kafalarına, yani kendi hevalarına uyanlar gibi olacaktılar.  Ya da onlar sayısız uydurma dinlerin peşine gitmek zorunda kalacaklardı. Ayrıca peygamber gönderilmemiş olsa, o zaman insanlar hangi şeyler faydali, hangi şeyler zararlidır diye üzun sure düşünmek zorunda kalacaklar, bunun için zaman harcayacaklar, belki de diğer işlerini yüzüstü bırakacaklardı. Veya faydalı ve zararlı şeyleri ayırdetmek için tek tek deneme yoluna gidecekler, o zaman da ölümle yüzyüze geleceklerdi. İşte bu gibi sebepleri, Allah rahmetinin bir eseri olarak peygamber göndermiştir: ‘’Biz seni, sadece alemlere rahmet olasın diye gönderdik.’’ (el- Enbiya 21/ 107.)

Son olarak Necip Fazıl vapurla Karaköy’e geçerken, yanına biri yaklaşıp:”Üstad”, diye sormuş “Peygamberlere ne diye gerek duyuldu, biz kendimiz yolumuzu bulabilirdik.”
Üstad, okuduğu kitaptan başını kaldırmadan:”Ne diye vapura bindin ki, yüzerek geçsene karşıya” cevabını vermiş.