Allah Resûlü, ayakkabı giyerken, saçını tararken, temizlenirken, bir şey alıp verirken sağdan başlamaktan hoşlanırdı. Yeme, içme ve temizlik konularında sağ elini; tuvalet vb. gibi necaseti/pisliği giderme hususlarında ise sol elini kullanırdı.
Başını tıraş ederken, ya tamamını bırakırdı ya da tamamını tıraş ederdi. Bıyıklarını kısaltırdı. Tirmizî, Resûlullah’ın: “Bıyığını kısaltmayan bizden değildir.” (Tirmizî, “Edeb”, 16) buyurduğunu ve bu hadisin sahih olduğunu söylemektedir. Müslim’in Sahîh’nde ise şu rivâyet vardır: “Bıyıkları kısaltın, sakalları uzatın, böylece mecûsîlere muhalefet edin.” (Müslim, “Tahâret”, 55) Buhârî ve Müslim’de de: “Müşriklere muhalefet edin: Sakalları uzatın, bıyıkları kısaltın.” (Buhârî, “Libâs”, 64; Müslim, “Tahâret”, 54) rivâyeti mevcuttur. O, güzel kokuyu sever ve çokça koku sürünürdü. Bir kısım sahabe, Hz. Peygamber’in çokça güzel koku kullandığından saçı kızıllaşmıştı. Bundan dolayı da kına yakınmadığı halde yakınmış zannedilirdi, demişlerdir.
Câbir b. Semüre’ye Hz. Peygamber’in başında beyazlık olup olmadığını sormaları üzerine şöyle cevap verdi: Başındaki saç ayırımı yerindeki birkaç saç telinden başka beyazlık yoktu. Onların beyazlığını da saçını yağladığı zaman, yağ ortaya çıkarırdı. Buhârî’de Hz. Peygamber’in kendisine sunulan güzel kokuyu geri çevirmediği rivâyet edilmektedir. (Buhârî, “Hibe”, 9; “Libâs”, 80) Müslim’de ise Allah Resûlü’nün: “Kendisine fesleğen sunulan kimse onu geri çevirmesin. Zira o, hoş kokulu, yükü hafif bir bitkidir.”(Müslim, “Elfâz”, 20) buyurduğu rivâyet edilmektedir. Ebû Dâvûd ve Nesâî’nin Sünenlerinde: “Kendisine güzel koku sunulan kimse onu geri çevirmesin. Zira o, yükü hafif, hoş kokulu bir bitkidir.”( Ebû Dâvûd, “Tereccül”, 6; Nesâî, “Zânet”, 73) şeklinde rivâyet edilmiştir.
Bezzâr’ın Müsned’inde: “Allah güzeldir, güzelliği sever; temizdir, temizliği sever; naziktir, nazikliği sever; cömerttir, cömertliği sever. Öyleyse avlularınızı (iç bahçe) ve meydanlarınızı (evinizin önünü) temizleyin. Süprüntüleri evlerinde biriktiren Yahudilere benzemeyin!” rivâyeti vardır.
Hz. Peygamber’den sahih olarak şu hadis rivâyet edilmiştir: “Haftada bir gün banyo yapması Allah’ın her müslüman üzerindeki bir hakkı olduğu gibi, güzel koku sürünmesi de hakkıdır.” Dişlerini misvakla fırçalamayı severdi. Misvak kullanımında oruçlu olup olmaması fark etmezdi. Uykudan uyandığında, abdest alırken, namaz kılacağı zaman ve eve girdiğinde misvak kullanırdı. Bu iş için misvak ağacından yapılan ağaç çubuk kullanırdı.
Buhârî ve Müslim’de Hz. Peygamber’in: “Ümmetime sıkıntı vereceğimi bilmeseydim, onlara her namaz kılacağı zaman misvak kullanmalarını emrederdim.” (Buhârî, “Cum’a”, 8; “Temennâ”, 9; “Savm”, 27; Müslim, “Tahâret”, 42) buyurduğu rivâyet edilmiştir. Buhârî ayrıca “Misvak kullanmak hem ağzı temizler hem de Allah’ın hoşnutluğunu sağlar.”(Buhârî, “Savm”, 27) şeklindeki rivayeti de muallak olarak zikretmiştir. Bu konuda pek çok hadîs vardır. Misvakla ilgili pek çok faydadan bahsedilmektedir:
Ağzı temizler, dişetlerini sağlamlaştırır, oyukları giderir/doldurur, okumaya ve zikre canlılık verir. Misvak kullanmak her vakitte müstehab olup, namaz ve abdest anında daha kuvvetli müstehabtır. Ağız kokusunu giderir. Bu husustaki hadislerin geneli ve oruçlunun buna ihtiyacı olmasından dolayı, gerek oruç tutmayan, gerekse oruç tutan kişi için her zaman müstehaptır. Sünen’de Amir b. Rebîa’dan rivâyet edildiğine göre şöyle demektedir: “Allah Resûlü’nü oruçlu iken, sayamayacağım kadar çok misvakla ağzını fırçaladığını gördüm.” (Ebû Dâvûd, “Savm”, 26) Buhârî de İbn Ömer’in şöyle dediğini nakletmektedir: “Hz. Peygamber, gündüzün başında ve sonunda misvak kullanırdı.” (Buhârî, “Savm”, 25)
İnsanlar, oruçlunun zorunlu ve/veya isteyerek ağzını su ile çalkalaması (mazmaza) gerektiğine dair icma etmişlerdir. Mazmaza, misvak kullanmaktan daha önemlidir. Ne kötü koku ile Allah’a yakınlaşmada herhangi bir gaye olabilir ne de ibadetin meşru kılındığı cinsten olabilir. Bu nedenle, Kıyamet gününde oruçlunun ağız kokusunun Allah yanında daha güzel kokacağı zikredilmiştir. Böyle buyrulmasının nedeni, oruçlunun misvak kullanmasını teşvike yöneliktir, yoksa ağız kokusunun devam ettirilmesine teşvik söz konusu değildir.
Misvak kullanmak, Kıyamet gününde, Allah yanında ağız kokusuna engel değildir. Aksine, oruç tuttuğunun bir göstergesi olarak oruçlu, miskten daha güzel kokarak ağız kokusuyla Allah’ın huzuruna gelecektir. Tıpkı yaralının, Kıyamet günü kanıyla ve kokusu da misk kokarak gelecektir. Halbuki dünyada bu kanı gidermekle emredilmişti. Aynı şekilde oruçlunun ağız kokusu, misvakla gitmez, çünkü onun sebebi kalıcı olmasıdır. Bu koku, midede yemek olmayışından meydana gelmektedir. Yemeğin artıkları ancak, diş ve dişetleri üzerine toplandığı zaman gider.
Keza aynı şekilde, Allah Resûlü, ümmetine oruçta müstehab olanlar ile mekruh olanları öğretti. Oruçlunun misvak kullanmasını mekruh addetmedi. O, ümmetinin bunu yaptıklarını biliyordu. Genel, kapsamlı ve etkili kelimelerle ümmetini misvak kullanmaya teşvik etti. Sahabe de Hz. Peygamber’i oruçlu iken defalarca misvak kullandığını görmüşlerdi. Yine o, ümmetinin buna uyacaklarını biliyordu ve onlara hiçbir zaman: “Öğleden sonra dişlerinizi misvakla fırçalamayın.” demedi. Açıklamayı ihtiyaç anından sonraya bırakmak yasaktır/uygun değildir. Allah en iyi bilendir.
